8 Nisan 2008 Salı

Ufak, Renkli Parıltılar

Gözlerim yanıyor. Kulağımda yine aynı şarkı, tenim soğuk.

Huzurluyum. Neden, biliyor musun? Dünyanın bir yerinde, ben hiç göremeyecek de olsam, güzel şarkılar söyleyen biri var. Alır eline gitarını, çalar, söyler. Arkadaşları yanındadır. Biri geçer davula, bagetleri hafifçe sektirir trampette, yavaşça zillere dokunur. Hep beraber şarkı söylerler. Güzel şarkılar. Hem belki trombon çalan biri vardır yan sokağın başında. Yerde ters duran şapkasıyla, başka güzel şarkılar çalar o da. Belki bir gün karşılaşırlar, onu da çağırıp birlikte çalarlar. O yaşlı adam ya da saçları omuzlarına dökülen ince genç de trombonuyla gezinir gitarın akorları üzerinde, davul vurdukça yanaklarına sakladığı havayı üfleyerek.

Herkez şarkı söylemez. Bazıları dinler. Dinlemek de güzeldir. Belki dinleyen arkadaşları da vardır, bağdaş kurup otururlar. Birinin kucağındaki kedi şarkıların keyfini çıkarır.

Pencereden sızan sesler... Onları duyan genç aşıklar dans ederler. Havanın serinliği onları sarar, nemi dudaklarını ıslatır. Dudakları birbirine değer, gözleri kapanır.

Şarkılar yukarıya da çıkar. Yıldızlara çarpar, üstümüze dökülür. Gözlerini kapatırsan görebilirsin onları. Ufak, renkli parıltılar.

Hiç yorum yok: