29 Aralık 2007 Cumartesi

Turuncu

Noktaları birleştirerek oynadığımız bir oyun sanıyordum bunu. Kapanmak için çırpınan göz kapaklarımın altında gözüken kıpkırmızı gözlerimle dinlediğim şarkıyı aslında kulaklarımla dinlemem gerektiğini fark ettiğimde çok geçti. Uykusuzluktan şaşırmışım işte. Hay allah, gözlerimin kıpkırmızı olduğunu da nasıl gördüm? Gelen tüm aynalar doluydu, bana yer yoktu hiç bakacak. Hem aylığım yetmiyor, aktarma yapıyorum ben.

Sayfalarını hızla çevirdiğim şu kitapta, kendi sesimi duyuyorum. Bak ya, yine aynı şey. Karmaştı duyularım sanki. Yeni bir sözcük daha öğrendim hem, "karmaşmak". Durakta yılbaşı piyango biletleri satan adamın tişörtünde yazıyordu. Sayfalara çarptıkça geri dönen, saçlarımı geriye savuran sesim, yankısıyla ispat ediyor ördeklerin sesinin de yankısının olduğunu. Yok, ben ördek olduğumdan değil, sesimin yankısı ördeklerin sesinin yaknısını tanıyormuş, ondan.

Aklımdan hangi sayıyı tuttum biliyor musun? Beş. Artık biliyorsun.

Okuduğum masalın bir sonunun olmadığına inanırdım hep. Okudukça uzasın isterdim. Sona gelmek için okuyayım, okudukça uzasın. Saçma değil mi? Sıkar zaten biraz zaman sonra masallar. Hepsinin bir sonu olmalı.

Şu noktalı, noktaların yanında sayılar olan bulmacalar var ya, dediğim ondan işte. Aynaya bakıp birleştirince başka şekil çıkıyor hem. Sahi, tuttuğum sayı kaçtı? Bir de aynaya bakıp söyler misin?

Noktaları birleştirerek oynadığımız bir oyunmuş gerçekten. Durakta mızıka çalan adamın yanındaki çocuğa sordum. Hem sesleri görebiliyorsun burada, bak!

"Akbilinizin şifresini girer misiniz beyefendi?" (Genç bir kadın)

"Ah, hoş geldiniz. Yeni masallarımızdan tatmak ister miydiniz?" (Orta yaşlı bir erkek)

"Beş." (Ben - aklından tuttuğun sayının biraz katı bir erkek)

"Üzgünüm, limit yetersiz diyor beyefendi." (Aynı genç kadın)

"Pardon, yedicücelerimden birini düşürmüşüm, sizinkini ödünç alabilir miyim? Aklımdan bir sayı tutacağım da..." (İç içe geçmiş iki üçgen. Ah, bildin, ikisi de erkek :) )

"Tabi, külkedilerinin gözleri kıpkırmızı olur zaten. Aynaya bakmanıza gerek yok. Siz bir sonraki durakta bekleyeceksiniz. Önce sayınızı tutun. Atınız gelir birazdan. Akbilinizi basarsınız, o ördeğe dönüşür, biner gidersiniz. Tuttuğunuz sayı kadar durak sonra inin, köşedeki simitçiye sorun. Aktarma da yapabilirsiniz elbet. Diğerine binin. Yolunuz biraz uzun, ama olsun. Şuradan masal alın biraz, yolda acıkırsınız. Şarkıyı dinlemeyi unutmayın, ne olur." (Sakallı biri. Yuvarlak çerçeveli gözlükleri var. Mızıka çalıyor.)

"Afedersiniz, saatiniz kaç acaba?" (Başka biri)

"Turuncu."
(Başka biri)

Hiç yorum yok: