23 Eylül 2010 Perşembe

Gerçek




En güzel rüyaları bile karanlıkta görüyoruz.
En güzel rüyalardan bile gerçeğe uyanıyoruz.

Gerçekten kaçmak için, güzeli hayal ederken gözümüzü kapatıyoruz, karanlığa sığınıyoruz.

Gerçek acıtıyor.

Gözyaşı ne kadar aksa da, bir türlü alıp götüremiyor gerçeğin karanlık izlerini, ala bula yalanlarını. Bırakıp gidişler, kavuşamamalar ve ölümün getirdiği ayrılıklar sac ayağı oluyor; ortasında alev alev yalanlar yanarken, üstünde susuz, kavruluyoruz. Çırpındıkça kayıp düşüyoruz, daha çok yanıyoruz.

Gerçek yakıyor.

Hayallerden kaçıp gelen bir söz, bir çiçek bahçesine rüzgar dokundukça salınan kokular gibi başımızı döndürürken, başka bir söz de gerçeğin hançeri gibi saplanıveriyor göğsümüze.

Gerçek kanatıyor.

Ömrümüz güzeli hayal edip gerçeği yaşarken geçip gidiyor. Hep bir şeyin hevesi kalıyor içimizde. İstediğimize kavuşabilsek vedalaşıp hazırlanabilecekken, kaçıyoruz ölümden, kaçarken yitip gidiyoruz, karanlığa gömülüyoruz, bir karanlıktan, bir diğerine...

Gerçek yaşanıyor.
Gerçek tüketiyor.

Hiç yorum yok: